16 Ekim 2008 Perşembe

CEMAAT

Cemaat kelimesi, "insanlardan kalabalık bir grup, bir gaye etrafında toplanmış İnsanlar" anlamına gelir. Islami terim olarak ise: "bir emir (imam) etrafında toplanmış müslümanla-nn birliği"ne verilen İsimdir. Müçtehİd alimle­rin birliği, ehl-i İslam'dan çoğunluk olan ta­raf, bir iş etrafında toplanmış ehl-i İslam ve sa-habiler gibi tarifler de kullanılmış olmakla be­raber, tercih edilen birinci görüştür.

İslam'ın dünya görüşü ile kurulu bir toplum yapısında yukarıdaki tanımların, -sahabiler ifa­desi hariç- hepsi aynı anlamı ifade eder. "Üm­met" kavramı da bu açıdan "Cemaat" kavramı­nın daha kapsamlı olan şeklidir: Müçtehİd ule­manın seçip bey'at ettiği bir Emir etrafında ke­netlenmiş, ulemasına bağlı mü'min insanlar birliğini Cemaat olarak İfade edebileceğimiz gibi, "Ümmet" olarak ta niteleyebiliriz. Hz.Ö-mer (r.a)'in "Cemaatsİz İslam, İmaresİz cema­at, İtaatsiz imare yoktur" şeklindeki sözünde, Ümmet'in ikinci Halifesi'nin ağzından hayat yapısı: "Cemaat, İslam, İmare, İtaat"ten olu­şan dört büyük kavramda toplanmıştır. Bu dört kavramı birbirinden ayıramayacağımız gi­bi bunların, ayrı ayrı kaynaklardan, sistemler­den beslenmeleri halinde de, bir bütün oluş­turduklarını söyleyemeyiz.

"Cemaat"e teşvik eden Kur'an ayetleri ve Peygamber (s.)'in hadisleri topluca incelendi­ğinde, "Cemaat"ten sadece, belli samanlarda, ibadet şekilleri için bir araya gelen İnsanları kastedmedİği, tersine, vahyin koyduğu pren­sipler etrafında topluca hayat sürme ve "İn­san" gerçeğinin fıtrata en uygun olan şeklini

sergileyerek, yaşamanın kastedildiği açıkça an­laşılır. Kur'an ve Sünnet'in ısrarla üzerinde durduğu, "Emr-İ bi'1-Maruf ve Nehy-i ani'l— Münker" olayı da, tek başına incelendiğinde, İslam'ın "Cemaat" gerçeğine hangi açıdan bak­tığını gösterir. Kliklere bölünmüş veya haklı haksız, yerli yersiz dünyevi kimi çıkarlar etra­fında toplanmış insanlar birliğine cemaat de­nemez. Zaten Kur'an ve Sünnet dairesinde kalmayan hiçbir şeyin varlığı Şer'i değildir.

İlk Cemaat örneği -İslam tarihi için-, çekir­deği Mekke'de oluşan, Medine İslam toplu­mudur. Medine'deki kardeşlik protokolü ve namazdan günlük hayatın teferruatına kadar herşeyin Peygamber mihverinde dönmesi şek­linde tezahür eden toplum yapısı, "cemaaf'İn ilk güzel örneğidir. Dünya tarihi açısından ba­kıldığında da, İsa (a.s) ve Havariler de bir ce­maat teşkil etmiş kabul edilebilirler.

Hucurat suresinin 9. ve 10. ayetleri, Vahyin "Cemaat"olmayı emrettiği gibi, yıkımdan ve normal seyrini sapmaktan korumada da ilahi ölçüler koyduğu açıkça görülmektedir. Cema­at arasındaki pürüzlerin izalesi yine cemaate emredilmektedir. Hz. Ömer (r.a)'ın anladığı anlamda bir cemaat bulunmadıkça da, bu ayetlerin muhatabı bulunamayacağı açıktır.

Al-i İmran, 103-105; Tevbe, 107-108; Nisa, 59. ayetlerinden Kur'an'ın öngördüğü cemaat ve onun paralelinde ümmet kavramlarını çı­karmak mümkündür. Özellikle Nisa, 59. ayeti cemaatin sosyal işlevinde nihai mercii teyid et­mesi noktasında Önemlidir: "Ey İman eden­ler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan Ulu'l-Emr'e itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz - Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Re-sul'e götürün; bu hem hayırlı, hem de sonuç bakımından daha iyidir."

Kur'an bir insan Öldürmeyi bütün insanlığın katli olarak (Maide, 32) tavsif ederken, Buha-ri ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste Pey­gamber (s.): "Dinden çıkıp cemaati terkedeni" öldürülmesi helal olan üç kişiden biri olarak göstermiştir. (Buhari, 9/6; Müslim, 3/1303).

Kısaca cemaat, yeryüzündeki hilafet görevi­ni devlet otoritesi İle temsil eden müminler topluluğudur.

Nureddin YILDIZ Bk. Hilafet;İmamet; Ümmet

Hiç yorum yok: